info@ipe.com.tr
ŞİZOFRENİ, BELİRTİLERİ, TEDAVİSİ

Şizofreni bir beyin hastalığıdır. Toplumda görülme oranı yaklaşık %0.8 ile % 1 arasındadır. Kadın ve erkek etkilenme oranı eşittir. İlk başlama yaşı genellikle 18 ile 35 yaş arasıdır. Kadınlarda, erkeklere göre biraz daha geç başlayabilir. Şizofreni, gerçeği değerlendirme, duygularını kontrol edebilme, berrak düşünebilme, yargıda bulunabilme ve iletişim kurma yeteneklerini etkiler. Zeka düzeyi ile ilişkisi yoktur.

Şizofreninin belirtileri genel olarak pozitif ve negatif olarak sınıflandırılmaktadır.

ŞİZOFRENİNİN POZİTİF BELİRTİLERİ:

Hezeyanlar (Sanrılar): Bir kişinin somut bir kanıt bulunmamasına karşın kararlı biçimde inandığı yanlış inançlardır. İkna ile bunları değiştirmek mümkün değildir. Hezeyanı olan kişi kendisine eziyet edildiğine, özel güç veya yeteneklere sahip olduğuna, düşünce ve davranışlarının dışsal bir gücün denetiminde bulunduğuna inanabilir.

Halüsinasyonlar (Varsanı): Şizofrenide en yaygın halüsinasyon türü işitseldir; kişi hayali sesler duyduğunu zanneder. Kimi zaman şizofreni hastası bu seslerle uzun süre konuşur, sesler hastaya hareketleri konusunda komutlar verebilir. Daha az rastlanan halüsinasyon türlerinde gerçekte olmayan ama hastaya bütünüyle gerçek gibi gelen görme, hissetme, tatma veya koku alma gibi olaylar olabilmektedir.

Düşünce Bozukluğu: Düşünce bozukluğu olan kişi ne söylediği ve nasıl söylediği konusunda karmaşa yaşar. Kişinin konuşmasının izlenmesi, bir konudan ötekine atladığı ve mantık bağlantıları zayıf olduğu için zordur. Düşünce sürecinde kesintiler olabilir, yalnızca konuşan kişi için anlamlı bir hal alır.

Davranış Bozukluğu: Bazı şizofreni hastaları, sosyal ve mesleki işlevlerini yerine getirmelerine engel olacak düzeyde davranış bozuklukları yaşayabilirler. Örneğin, aynı elbiseyi uzun süre giymek, yıkanmayı reddetmek vb.

ŞİZOFRENİNİN NEGATİF BELİRTİLERİ:

Duygu İfadesinde Donukluk: Şizofreni hastaları genellikle duygusal açıdan kendilerini “donuk” hissederler ve çevrelerinde olup bitene tepkisiz kalırlar. Yüz ifadelerini, davranış veya ses tonlarını değiştirerek duygusal tepkilerini dışa vuramazlar.

Motivasyon Kaybı: Şizofreni kişinin motivasyonunu azaltarak çalışma veya sosyal aktivitelere katılımını zorlaştırır. Hastalar çamaşır yıkama, yemek pişirme gibi gündelik işlerden uzaklaşır, uç durumlarda kişisel hijyeni sağlayamaz ve kendilerine bakamazlar.

Toplumdan Geri Çekilme: Şizofreni hastaları insanlarla arkadaşlıklarını sürdürmekte zorlanırlar.

İnsanlarla karşılıklı etkileşimleri kısa süreli ve yüzeyseldir. Bazı durumlarda kişi bütün toplumsal ilişkilerini keser.

Düşünce Yoksulluğu: Kimi şizofreni hastalarında düşünme miktar ve içerik olarak azalır. Nadiren konuşur, sorulara kısa yanıtlar verir ve ayrıntı vermezler. Uç durumlarda kişinin konuşması “evet”, “hayır”, “bilmiyorum” gibi kısa cümlelerle sınırlanır. Negatif belirtiler çoğu zaman kişinin tembel olduğu ya da kasıtlı olarak kötü davranış göstererek başkalarını sıkmayı amaçladığı şeklinde yorumlanabilir ve hastalığın parçası olarak kavranmaz. Pozitif belirtilerin eşlik etmediği negatif belirtiler bir hekim tarafından daha önceki davranışlara göre yaşanan değişim açısından değerlendirilmelidir. Pozitif belirtilerin olmadığı negatif belirtiler genellikle gözden kaçacaktır, ama kişinin yardıma ihtiyacı devam etmektedir.

ŞİZOFRENİ TEDAVİSİ:

İlaçların geliştirilmesi ve psikososyal müdahaleler şizofreni hastalarının durumunu köklü biçimde değiştirmiştir. Atipikantipsikotik adı verilen ilaçlar rahatsızlığın belirtilerinin kontrolüne oldukça yardımcı olmakta ve daha az yan etkiye neden olmaktadır. Eğitim ve diğer psikososyal müdahaleler hastalar ve ailelerine sorunla daha etkin biçimde uğraşmayı öğretmekte, toplumsal ve mesleki işlevsizliği azaltmakta, şizofreni hastalarının topluma yeniden kazanılmasına yardımcı olmaktadır. Daha güvenli ve etkin tedavi yollarının araştırılması da sürdürülmektedir. Şizofreni tedavisinin üç ana bileşeni vardır:

Belirtileri iyileştirmeye ve yeniden hastalanmayı önlemeye yarayan ilaçlar ile tedavi.

Hastalara ve ailelere sorunlarını çözmeleri, stresi aşmak, hastalık ve komplikasyonlarıyla mücadele etmek, kötüleşmeyi önlemek yönünde yardım etmeye yönelik, eğitsel ve psikososyal müdahaleler.

Hastaların yaşamla yeniden bütünleşmeleri, eğitsel ya da mesleki işlevlerini yeniden kazanmalarına yönelik toplumsal rehabilitasyon. İlaç tedavileri sayesinde şizofreni hastalığında köklü değişiklikler gündeme gelmekle birlikte, son yıllarda, psikososyal müdahalelerin şizofreni tedavisinde önemli olduğu yolunda çok sayıda araştırma kanıtı elde edilmiştir. Psikososyal müdahaleler hem pozitif hem negatif belirtileri azaltmayı, tedaviyi desteklemeyi, hastanın tedavi sürecine bağlanmasını, yeniden hastalanma riskini önlemeyi, toplumsal ve iletişimsel becerileri geliştirmeyi, stresle daha iyi uğraşabilmek için hastalar ve yakınlarının donanımlarının güçlendirilmesini kapsar. Psikososyal müdahale ilaç tedavisinin tamamlayıcısıdır. Şizofreninin etkisi yaşamın çok fazla alanında hissedildiği için, etkin tedavi birden fazla soruna hitap etmelidir. Bunlar arasında hastalığın geri dönmesini önlemek, psikolojik eğitim, aile yaşamı, topluluk içinde ve diğer özel alanlarda bakım ve rehabilitasyon sayılabilir. Tıbbi yaklaşımlar ve rehabilitasyon çabalarına ilişkin çalışmalar, ilaç ve rehabilitasyonun birlikte çok daha iyi sonuç verdiğini göstermektedir. İlaç gerekli olmakla birlikte tek başına yeterli tedavi sağlamamaktadır; bu nedenle şizofreni tedavisi psikiyatrist, psikolog, psikiyatri hemşiresi, sosyal hizmet uzmanı ile ailenin açık bir iş birliği ile sürdürülmelidir.